Koçlukta Kelimelerin Gücü 1: Neden?
Günlük hayatta ağzımızdan çıkıveren ve anlamını çok da düşünmeden sarf ettiğimiz birçok kelime, koçluk görüşmelerinde hayati önem taşır.
Koçluk eğitimlerinde kelimelerin gücü ve etkisi üzerinde önemle dururuz. Bu nedenle yeni koçlar, bazı yasaklı kelimelerden köşe bucak kaçma ve kullanılması önerilen kelimeleri sıklıkla kullanma konusunda hassasiyet geliştirirler.
Ne var ki koçluk tavrının ve dil alışkanlığının oturması için başlangıçta doğru olan bu tutum bir süre sonra kelime takıntısı haline gelirse akışta kalmanın önüne geçiyor. Araç olmaktan çıkıp bir fetişe dönüşen kelimeler etkisini yitiriyor ve iletişim mekanikleşiyor.
Bu kelimelerin üzerinde biraz durmak istiyorum.
Birinci kelime: NEDEN?
‘Neden ve niçin’ kelimelerinin, karşıdaki kişiye sorgulandığı hissi doğuran ve gerçek yanıtı buldurmak yerine kendini savunma refleksi uyandıran bir tınısı vardır. Danışanda yeni bir içgörü yaratmak için koçların görüşmelerde bu sözcükleri kullanmasını önermeyiz.
Yanlış anlaşılmasın. Bir şeyin gerekçesini veya altındaki sebebi sormayalım demiyorum. Sadece bunu “neden” kelimesini kullanmadan yapmaktan söz ediyorum:
- Ne oldu da böyle bir karar aldın?
- Böyle bir karar aldın çünkü…?
- Bu kararı almanın altındaki etkenler neler?
Yukarıdaki sorular karşıdaki kişiye yargılandığı hissi uyandırmaz ve kalkanlarını çıkarmak yerine alttaki gerçek sebebi düşünmeye teşvik eder.
Aynı soruyu “Neden böyle bir karar aldın?” diye sorarsak muhtemelen “zorunluluklar, mazeretler, başkalarının mecbur bırakması, haklılık kanıtları” gibi savunma cümleleri duyarız.
İşte koçlukta kelimelerin etkisinden bu şekilde yararlanıyoruz.
Ancak bu öneri “Bir seansta asla ‘neden’ kullanılmaz” anlamına gelmez.
Görüşmede öyle bir an olur ki siz bu kez “neden” kelimesinin tahrik edici gücünden yararlanmak ve onu bir meydan okuma aracı olarak kullanmak isteyebilirsiniz.
Örneğin birkaç görüşme sonunda güven ve samimiyet bağı kurduğunuz bir danışanınız olsun. Son görüşmelerde sürekli mevcut işinden ne kadar mutsuz olduğunu anlatıyor. İşiyle ilgili olumsuzlukları listeliyor, her detayın ona nasıl kötü geldiğini uzun uzun dile getiriyor.
Siz ne kadar “Böyle kötü şartlarda bile onu orada tutan ve besleyen şeyleri” araştırsanız da o sadece şikayet ve hayıflanma ile devam ediyor. İşte bir süre sonra bu danışana, kışkırtıcı etkisinden yararlanmak için “neden?” kelimesini bu kez bilerek ve isteyerek kullanmayı tercih edebilirsiniz:
“Ahmet, bu kadar şikayetçi olduğun bir işte neden hala çalışmaya devam ediyorsun?”
Aynı şekilde, eşinin dünyanın en kötü eşi olduğunu anlatmaktan yorulmayan ama bu konuyla ilgili değil bir aksiyon almak, bir farkındalık kazanmaktan bile köşe bucak kaçan bir danışana artık bir meydan okuma cümlesinin etki edeceğini seziyorsanız:
“Ayşe, senden çok mutsuz bir evliliğin olduğunu duyuyorum. Peki neden boşanmıyorsun?”
diyerek halı altına süpürmekten vazgeçmediği gerçeklerle yüzleşmesini sağlayabilirsiniz.
Koçluk, ezbere dayalı ve mekanik bir yapı değildir.
Koçlukta 2 kere 2 her zaman 4 etmez.
Koçun sezgilerine güvenmesi, spontan olma becerisi göstermesi ve o anki ihtiyaca uygun bir esneklik geliştirmesi gerekir. Asıl mesele budur.
Bu arada...
“Neden” kelimesinin kullanımı da dahil olmak üzere kimi “esneklikler” için bunlara dikkat etmenizi öneririm:
1- Meydan okumak gibi bazı riskli yaklaşımlar ancak koç ile danışan arasında güçlü bir güven ve samimiyet ilişkisi kurulduysa yanlış anlaşılmaz ve olumlu etki eder. Önce danışanınızla bağ kurduğunuzdan emin olun.
2- Bu tür ruhsatları kullanmak elbette biraz koçluk tecrübesi ve ustalık gerektirir. Önce koçluk altyapınızı sağlamlaştırın, acele etmeyin. Pasta hazır olmadan kremaya odaklanmayın.
3- Hiçbir yöntemi veya ipucunu o seansta kullanmak üzere önceden hazırlamayın. Bir yöntemi, metodu hatta doğru kelimeyi “seansın o ânı” belirler. Siz danışana odaklanın ve anda kalın. İhtiyaç duyulan koçluk aracı kendini belli edecektir zaten.
Bir sonraki yazıda ele alacağım kelime: ANLIYORUM
Yorumlar ()